Tiorid nodülü nasıl tedavi edilir? | Op. Dr. Berkhan Savaşçın

Bu tiroid nodülleri, genellikle nedenlerine, büyüklüklerine, yapısal özelliklerine, çaplarına ve içerdikleri kanserleşme riskine bağlı olarak farklı tedavi seçenekleri gerektirir. Genellikle tiroid nodüllerinin tedavisinde cerrahi kullanılmaz; cerrahi ancak belirli durumlarda tercih edilir. Tiroid nodülleri, tiroidin yapısal hastalıklarıyla ortaya çıkan çalışma bozukluklarına veya iltihapların sonrasında gelişen durumlara bağlı olarak değerlendirilir. Bir toplumda sıklıkla görülen tiroid nodülleri, genellikle küçük ve kronik iltihaplardan sonra ortaya çıkan, tiroid çalışma bozukluklarına bağlı oluşan hastalıklardır. Bunlar, sadece izlenerek veya bazı tiroid hormon destekleri ile tedavi edilerek kontrol edilebilir.

Tiroid iltihapları, genellikle iki temel çalışma prensibine göre işlev bozukluklarına neden olur: Tiroidin az çalışması ve çok çalışması. Tiroidin az çalışmasına neden olan iltihaplara “Hashimoto” adı verilmektedir. Hashimoto tiroiditinde, tiroid yetersiz çalıştığı gibi, bağışıklık sistemi, tiroid hücrelerini bir düşman olarak tanır ve bu hücrelere karşı antikor geliştirir. Bu antikorlar, belirli bir düzeyin üstüne çıktığında, sağlam tiroid hücrelerine saldırarak onların zarar görmesine neden olur ve bu alanlarda birtakım nodüller ortaya çıkar. Bu nodüllere “psödonodül,” yani yalancı nodül denir ve herhangi bir ek tedaviye ihtiyaçları yoktur. Burada yapılması gereken, eğer tiroid yetmezliği ortaya çıkmışsa, buna yönelik tedavi uygulamaktır.

Benzer şekilde, tiroidin çok çalışmasına neden olan iltihaplar da yine bu iltihaplara yönelik birtakım tıbbi tedavilerle kontrol altına alınabilir. Tiroidin kendi nodüllerinde ise cerrahi müdahale için birkaç temel koşul vardır. Bunların başında, tiroidde oluşan nodüllerin alınan örneklerde kanser tanısı konulması gelir. Tiroid nodüllerini değerlendirirken, nodülün yapısı, içindeki kireç odaklarının varlığı, kanlanma durumu, çevresindeki zarın düzensizlikleri ve büyüme hızı bize nodül hakkında bilgi verir. Eğer ince iğne aspirasyon biyopsisi sonucu tiroid kanseri tanısı konmuşsa, ameliyat şarttır ve ameliyatta genellikle tiroidin tamamının çıkartılması gereklidir. Çevredeki lenf bezlerinin çıkartılıp çıkartılmaması ise tanı konulan tiroid kanseri cinsine ve lenf bezlerinin yapısına bağlı olarak değişebilir.

Eğer biyopsi sonucu kuşkulu olarak gelmişse de ameliyat gerekebilir. Bu durumda, ameliyat esnasında hızlı bir tiroid nodül değerlendirmesi, "frozen" dediğimiz hızlı bir patolojik inceleme ile bilgi alınır ve bu değerlendirme sonucuna göre ameliyatın tüm tiroid bezini çıkartacak şekilde genişletilip genişletilmeyeceğine karar verilir. Tiroid bezindeki nodülün çapı 4-5 santimden büyükse, içinde kireç odakları varsa veya düzensiz bir kanlanma varsa, bu nodülün kanser tanısı konmamış olsa bile çıkartılması gerekebilir. Bu durumda karar, endokrinolog ve tiroid konusunda deneyimli cerrahın ortak değerlendirmesiyle alınır.

Bunların dışında, tiroid nodülü vücudun kontrolünden bağımsız olarak aşırı derecede tiroid hormonu üretiyorsa, yani “sıcak nodül” özelliği taşıyorsa ve tıbbi tedaviyle bu durum kontrol altına alınamıyorsa, bazı ek tedavi yöntemleri ile tiroid bezi harap edilse bile nodülün çalışmasının önüne geçilemiyorsa, yine cerrahi müdahale gerekebilir. Küçük çaplı, kanser tanısı konmamış tiroid nodüllerinin cerrahi tedaviye genellikle ihtiyacı yoktur. Bu tür nodüllerin izlenmesi, büyüme göstermiyorsa takibine devam edilmesi yeterlidir. Ancak nodül kuşkulu bir hale gelmişse ek değerlendirmeler yapılmalıdır.