Reflü nasıl kontrol altına alınır? | Op. Dr. Berkhan Savaşçın
Reflü, aslında geri akım anlamında kullanılan bir kelimedir ve vücudun çeşitli farklı organlarında farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Örneğin, idrar torbasından idrar yoluna doğru da reflü olabilir. Ancak reflü denildiğinde akla gelen ilk şey, midenin içeriğinin yemek borusuna doğru ters akımıdır, yani mide içindeki asidin yemek borusuna doğru gelmesidir. Bu durumda, kişide özellikle göğüs bölgesinde şiddetli yanma, ağrı ya da ağıza acı su gelmesi şeklinde şikayetler ortaya çıkar ve hasta bu belirtileri gördüğünde hemen reflü olduğuna dair kendince bir ön tanı koyar.
Reflünün önüne geçmenin temel yolu, reflünün nedenini bilmektir. Burada, midedeki asidin yemek borusuna geriye doğru gitmesini engelleyecek mekanizmanın işlevini görememesi ana unsurdur. Bu, mide ile midenin bulunduğu karın bölgesiyle yemek borusunun bulunduğu toraks (göğüs) bölgesi arasındaki basınç farkının ve oradaki birtakım kaslar ve kardioözofajial sfinkter dediğimiz bölgedeki kas yapısının yetmezliği sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Yemek borusunun geçtiği diyafram dediğimiz, karın ve göğsü ayıran zarın ortasındaki deliğin büyüklüğü, midenin karın içi basıncının artmasına bağlı olarak göğüs boşluğuna doğru hareketlenmesi de reflünün nedenleri arasındadır.
Reflüyü önlemenin temel yolu, bu sistemin doğru çalışmasını sağlamaktır. Reflü, eğer bir fıtığa, yani midenin üst tarafının göğüs boşluğuna çıkmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir duruma bağlı ise, bu fıtığa yönelik tedavi yapmak gereklidir. Eğer bu belirgin düzeyin üstünde ise, ameliyata kadar giden tedavi metotları vardır. Ancak böyle bir fıtık yokken bile mide içeriği yemek borusuna dolabilir. Bu, kardioözofajial sfinkter yetmezliğine bağlı olarak ortaya çıkmışsa, birtakım tıbbi tedavilerle önüne geçmek mümkündür ki hastaların çok büyük bir kısmı bu gruba dahildir ve tıbbi olarak tedavisi mümkündür.
Burada asıl olan, mide asidini düşürecek ilaçlar kullanmak, mideden yemek borusuna dolan asidin etkisini azaltacak birtakım destek tedaviler vermek, yatış pozisyonları, kilo ve benzeri kontrollerle bu geri akışı önlemektir. Bu tedavi yöntemlerinin hangilerinin ve ne şekilde yapılacağını da doktor karar verir. Eğer reflünün varlığını öğrenmek istiyorsak, yapılması gereken farklı teknikler vardır. Endoskopi veya sfinkter mekanizmasının basıncının ölçülmesi, yemek borusuna dolan asit miktarının ölçülmesi gibi farklı basınç ölçümleri ve o bölgeye yönelik fizyolojik incelemeler bize hastalığın tam olarak nedenini ve tedavi için kullanılması gereken metodu gösterecektir. Bu testler sonucunda yapılan tedaviler genellikle büyük başarı sağlar.
Bu arada unutmamamız gereken, ses kısıklığı veya göğüs yanması şeklinde reflü şikayetimiz varsa mutlaka bir doktora gidip bu yönde incelemeler yaptırmaktır. Gerekirse birtakım tıbbi tedavilerle bunun önüne geçmek, mide asidini yükseltecek bir takım olaylardan kaçınmaktır. Bu, stresten başlayarak yediğimiz gıdalara kadar farklı nedenlerle mide asidinin yükselebileceği düşünülürse, bir doktor tarafından verilen önerilere uymak en akılcı yoldur.